5 Ocak 2008 Cumartesi

Behçet Necatigil-sevgilerde

Sevgileri yarınlara bıraktınızÇekingen, tutuk, saygılı.Bütün yakınlarınızSizi yanlış tanıdı.
Bitmeyen işler yüzünden(Siz böyle olsun istemezdiniz)Bir bakış bile yeterken anlatmaya her şeyiKalbinizi dolduran duygularKalbinizde kaldı
Siz geniş zamanlar umuyordunuzÇirkindi dar vakitlerde bir sevgiyi söylemek.Yılların telaşlarda bu kadar çabukGeçeceği aklınıza gelmezdi.
Gizli bahçenizdeAçan çiçekler vardı,Gecelerde ve yalnız.Vermeye az buldunuzYahut vakit olmadı

BASİT YAŞAMAK
Basit yaşayacaksın. Mesela susayınca su içecek kadar basit... Dört çıkacak, ikiyi ikiyle çarptığında. Tek düğmesi olacak elindeki cihazın; tek bir düğme, tek bir cümle gibi... Sevince lafı dolandırmadan söylediğin "seni seviyorum" gibi. Basit bir öpücük yetecek sana... Basit, sıcak bir öpücük; ve o öpücükle dolacak tüm günlerin, tüm düşlerin. O öpücük için yapacaksın hayatının kavgasını, o öpücük için yiyeceksin hayatının dayağını. Kabak çekirdeği verecek sana rakamların veremediği mutluluğu. El yazısıyla yazılmış eğri büğrü bir mektup olacak en değerli kağıdın -hep yanında taşıdığın, atmaya kıyamadığın. İki harekette giyiniverecek, iki harekette soyunuvereceksin. Kısacık olacak uyanman, ve yola çıkman arasında geçen süre; kısacık olacak sıcacık kollara dolanman ve yolculuklara çıkman arasında geçen süre. Kendin bile anlayabileceksin yazdıklarını; bakışların bile anlatabilecek kendini. Beklentilerin de basit olacak. Kaf Dağı'nın önünde bekleyecek mutluluklar. Bir ıslıkta bulabileceksin en uzun dostluk romanını; ya da bir damla gözyaşı yaşatacak sana en ucuz aşk romanını. Pankreasının sağlığına dua edeceksin kapatırken gözlerini. Zafer işareti yapacaksın tuvaletten çıkarken. Bir kaşarlı tost olacak aradığın nasıl oturacağını bilemediğin sofrada, parmakların en kıymetli çatalın. Yine, aynı parmaklar çözecek en karmaşık denklemleri. İskender'in kılıcı duracak avukat rehberinin yanında. Bir filarmoni orkestrası veremeyecek sana kontrplak bir gitarda, doğru basılmış bir "fa diyez"in mutluluğunu. Makyajı ilk "a" sına kadar bilmen yetecek. Temizlik kokacak en pahalı parfümün. "Bilmiyorum" diyebileceksin bilmediğinde ve çok normal olacak "onu da" bilemeyişin. Tek dereden su getirmen yetecek, bir "istemiyorum" diyebilmeye. Ne durduğu farketmeyecek abanın altında. Saatin, sadece saati gösterecek. Telefonunu sadece telefon etmek için kullanacaksın. Küçük bir not defteri olacak "bilgini" en hızlı "sayan". Basit yaşayacaksın, basit. Sanki yaşamın bir gün sona erecekmiş gibi basit...

yumurta,havuç,kahve...

Hayattan Dersler:Havuç, Yumurta, Kahve.......Siz hangisisiniz?Bir baba ile kızı dertleşiyorlarmış. Kızı hayatında çok sıkıntı yaşadığından ve bunlarla nasıl baş edeceğini bilemediğini söylemiş babasına.Hatta sorunlar ardı arkasına devam ediyormuş hayatında.Babası kızını dinlemiş, dinlemiş ve "gel,sana bir şey göstereceğim!"diye kızını mutfağa götürmüş. Baba ünlü bir asçı imiş.Ocağa 3 tane eşit büyüklükte kap koymuş, 3'unede eşit su koymuş ve3'ununde altını ayni miktarda yakmış.Ve 1. kaba bir havuç, diğerine bir adet yumurta, diğerine ise de bir avuç çekilmemiş kahve çekirdeği koymuş.Ve her üçünüde tam 20 dakika pişirmiş. Daha sonra ateşi kesmiş.Masaya 2 tane tabak ve bir tane boş bardak koymuş, ilk önce haşlanmış havucu alıp bir tabağa koymuş. Daha sonra artık epey pişmiş olan yumurtayı alıp bir tabağa koymuş. En sonunda da artık suya iyice sinmiş ve tam kıvamında kahve görüntüsü olan kahveyi de alıp bir bardağa boşaltmış.Kızına su soruyu sormuş: "Kızım ne görüyorsun? "Kızı demiş ki: "Havuç, yumurta ve kahve."
Kızını elinden tutup masaya yaklaştırıp daha yakından bakmasını ve hissetmesini istemiş.Kızı demiş ki: "Ne görüyorum.. Haşlanmış yumuşak bir havuç (Bunu yaparken çatalı havuca batırmış ve yumuşaklığını hissetmiş),artık pişmekten içi katılaşmış bir yumurta( yumurtayı eline almış, hatta bir tarafından masaya vurup, çatlatmış ve içini görmüş) ve bir bardak kahve. (Biraz içmiş) "Hatta tadı oldukça iyi"""Baba, bunu niçin bana gösteriyorsun?" diye sormuş."Bak demiş, hepsi ayni şekil kapta , ayni sıcaklıkta , ayni dakikada pişti. Fakat hepsi bu etkiye farklı tepki verdiler.Havuç ilk başta sertti, güçlü idi. Ama kaynatılınca yumuşadı hatta güçsüzleşti.Yumurta çok kırılgandı, hafifçe dokunsan çatlayabilirdi, ama kaynatılınca içi sertleşti, hatta katılaştı.Bir avuç çekilmemiş kahve ise yine sertti, hepsi birbirine benziyordu, ama ısıtılınca ne oldu, bu kahve çekirdekleri,ısındılar,gevşediler, ve içinde oldukları suya yayıldılar. Koku yaydılar, tat yaydılar ve suyu eşsiz bir kahveye cevirdiler.""Kızım sen hangisisin? diye sormuş adam.Zorluklarla karsılaştığın zaman nasıl tepki gösteriyorsun?Sen havuç musun, yumurta mısın, yoksa kahve mısın?

fark budur...(!)


Ahmet Hamdi Tanpınar



bir adın kalmalı geriyebütün kırılmış şeylerin nihayetindeaynaların ardında sıryalnızlığın peşinde kuvvetevet nihayetbir adın kalmalı geriyebir de o kahreden gurbet
sen say kiben hiç ağlamadımhiç ateşe tutmadım yüreğimigeceleri, koynuma almadım ihanetive say kibütün şiirler gözlerinibütün şarkılar saçlarını söylemedihele nihaventhele buselik hiç geçmedi fikrimdenve hiç gitmedibir topak kan gibi adıniçimin nehirlerindenevet yangınevet salaş yalvarmanın korkusunda talanevet kaybetmenin o zehirli buğusuevet nisyanevet kahrolmuş sayfaların arasında adınsokaklar dolusu bir adamın yalnızlığıbu sevda biraz nadanbiraz da hıçkırık tadıpencere önü menekşelerinde her akşam
dağlar sonra oynadı yerindenve hallaçlar attı pamuğu fütursuzcasen say kiyerin dibine geçtigeçmeyesi sevdamve ben seni sevdiğim zamanbu şehre yağmurlar yağdıyani ben seni sevdiğim zamanayrılık kurşun kadar ağırgülüşün kadar felaketiydi yaşamanınyine de bir adın kalmalı geriyebütün kırılmış şeylerin nihayetindeaynaların ardında sıryalnızlığın peşinde kuvvetevet nihayetbir adın kalmalı geriyebir de o kahreden gurbetbeni affetKaybetmek için erken, sevmek için çok geç
Ahmet Hamdi Tanpınar

sözün bittiği yer

Kulaklarının büyüklüğü ile ünlü Galile'ye hasımlarından biri:-Efendim,kulaklarınız bir insan için büyük değil mi?Galile cevaplamış:-Doğru,benim kulaklarım bir insan için büyük ama,seninkiler bir eşek için fazla küçük sayılmaz mı? ---oOo---Sokrat ölüme mahkum edildiğinde eşi:-Haksız yere öldürülüyorsun diye ağlamaya başlayınca,Sokrat:-Ne yani, bir de haklı yere mi öldürülseydim?..---oOo---Bir filozofa sormuşlar:-Şansa inanır mısınız?-Evet, yoksa sevmediğim insanların başarısını neyle açıklardım.---oOo---Ünlü bir filozofa sormuşlar:-Servet ayaklarınızın altında olduğu halde neden bu kadar fakirsiniz?Filozof cevap vermiş:-Ona ulaşmak için eğilmek lazım da ondan...---oOo---Bir toplantıda bir genç M. Akif’i küçük düşürmek için:-Affedersiniz, siz veteriner misiniz?M. Akif hiç istifini bozmadan cevaplamış:-Evet, bir yeriniz mi ağrıyordu?>>>>---oOo---Dünya nimetlerine önem vermeyen yaşayış ve felsefesiyle ünlü filozofDiyojen, bir gün çok dar bir sokakta zenginliğinden başka hiçbir şeyi olmayan kibirli bir adamla karşılaşır.İkisinden biri kenara çekilmedikçe geçmek olanaksızdır. Mağrur zengin, filozofa:
-Ben bir serserinin önünde kenara çekilmem.Bunun üzerine Diyojen kenara çekilerek,gayet sakin şu karşılığı verir:-Ben çekilirim.